17 Nisan 2011 Pazar

500 days of Summer



Uzun bir aradan sonra Türkçeye "aşkın 500 günü" olarak çevrilen filmimizle sizlerin karşısındayım.ilk başta
500 gün çok hepsini tek tek anlatıyorsa bitmez bu film deyip filmin uzunluğuna baktım ama rahat olun film 95 dk. neyse filmimiz güzel ve zekice kurgulanarak sizi hiç sıkmadan 500 günlük bir aşk hikayesini anlatıyor.Pardon
aşk hikayesi değil , aşk hakkında bir hikaye .. filmin sloganlarından biri de bu.
filmin konusuna gelince gerçekten klişe diyebilirsiniz ama umarım ön yargınız oluşmaz o yüzden biraz filmin kurgulanışı ve tarzı hakkında da ipucu vereceğim..

filmin konusu şu :  Adam kadını görür ... Adam kadına aşık olur ... Kadın olmaz ..
bizim adam hayatı boyunca aşka kadere dogru kişiye inanmış ,rastlantıları bile mucizeler olarak bilmiş
kadın ise anne-baba sı küçük yaşta boşanmış bununda gazıyla  aşka kadere inanmış biri.
yani film " aşka inanan bir adamın,aşka inanmayan bir kadına aşık olunca neler oldugunu" anlatıyor.

Aslında basit bir karşılıksız aşk hikayesidir film.
Aşk o kadar karmaşık değildir filmin konusundaki cümlede bunu gösteriyor sanırım.
Filmde herkes kendi ilişkisinden bir parça bulacaktır. Filmin türü romantik komedi olmasa da (bence )
aynı hayat gibi komik kısımları atlamıyor onları da size sunuyor.

bu filmi en çok önerebileceğim kişiler ise :
- Abi haftasonu kız arkadaşım gelecek şöyle eternal sunshine gibi bi film var mı bildiğin?

güzel kurgu dolayısıyla güzel anlatım sıradaşı teknikler ve film boyunca hep güzel kadrajlar dolu dolu yada boş boş ...
fragman :

YÖNETMEN :

Marc Webb , daha önce klipler-kısa filmler-dizi bölümlerinde yönetmen yapmış.ve ilk filmini böyle sunmuş bize .
ne diyelim en kötü filmi bölye olsun..
sanırım yeni spider man i de çekecek arkadaş bu.





OYUNCULAR


Zooey Deschanel

Hanımefendi filmdeki esas kızımız .Yani yönetmeni mi yazarı mı yoksa oyuncuyu mu tebrik etmek lazım bilmiyorum ama çok iyi bir karakter yaratılmış . sizi bazı yerlerde hayran bırakan bazı yerlerde (çoğu yerde) gıcık eden hal ve hareketleriyle başarılı bir film olmuş .

diğer filmleri : yes man, almost famous, The happening


Joseph Gordon-Levitt

Yandaki resim oyunucunun Brickteki Brandon karakteri..

bu filmde ilk başlarda çok uygun gelmedi gibi role .. bişiler eksik gibiydi ama sonra oyunculugu özelikle aptal ve aşık halleri çok gerçekti.

diğer filmleri : inception ,brick,10 things i hate about you


Geoffrey Arend

Çok mühim bir rolü yok. klasik ilişkilerdeki 3ncü adam tanıştıran ve her zaman yalnız olan . komik hareketleriyle filmde yer alıyor. Özellikle karoke performansı çok güzel ...









Benim notum 8/10


tavsiye edilir.

5 Şubat 2011 Cumartesi

The King's Speech



Türkçe olarak çevirirsek kralın konuşması oluyor.Bunun üstüne kurulu kekeme olan bir kralın halkına seslenmekten korkması.Dönem olarak da 2.dünya savaşının başlamasına yakın 1930 -1940lara denk gelen bu hikaye kurgu değil.tammiyle gerçek olmadığı da söyleniyor.Sıkıntı bazı siyasi kişiliklerin krala o kadar yakın ve destekçi olmadığıyla ilgili herneyse...
filmin trailerından sonra filmin konusunda az az bahsedelim





Filmin konusu , defalarca duydugunuz gibi kral olmak uzere olan "bertie" nin  kekeçmeiğini düzeltmek için çabalaması ve halkına karşı doğru durust konuşabilcek bir kral olmaya çabalaması ... Zoraki kral diye türkçeye çevrilmiş (ki çok romantik komedi filmi ismi gibi) ,bunun sebebi  asıl kral olması gerekn o değil abisi .Ama abisinde bazı sıkıntılı durumlar oluyor..
Konuşmasını düzeltmek için gitmediği doktor kullanmadığı yöntem kalmayan york dükü bertie nin krallık önündeki tek engeli (iyi bir kral olmak için daha doğru olur) konuşmasını düzeltmek.Bunun için karısının buldugu sıradan bir konuşma uzmanına gitmeyi dahi kabul ediyor ve hikayemiz burda başlıyor..

Genelde oscar da çok aday olan filmlere karşı bir önyargım oluyor , ama bu film onu aşmayı başaranlardan harika görüntüler , ortalama üstü oyunculuk,son derece orjinal bir öykünün iyi bir senaryo hali ... film bu sene oscara darbe vurur mu bilmiyorum ama en iyi filmi kesinlikle ve kesinlikle hakediyor ...
yönetmen ve oyunculara bir göz atalım :


Tom Hooper


Yönetmen

Çok bir geçmişi yok en azından sinema adına ..Genellikle televizyon dünyasına çalışmış ondan sonra "red dust"
"the damned united" adlı 2 sinema filmi ve bu fimiyle 12 dalda oscara aday. benim izlediğim diğer filmi The damned United da gerçekten futbol severlere hitap eden harika bir biyografi . Orada ingilterenin ünlü teknik adamlarından birinin yaşamını anlatıyor ...


Colin Firth

   geçen senede a single man ile en iyi erkek oyuncu oscarına aday olmuş oyuncumuz bu senede gelenke haline getiriyor ve aday oluyor. oscarın bu sırayla verilme geleneği sayesinde 3-4 adaylık daha alırsa sıra onada gelir... ama bu sene için pek şansı oldugunu sanmıyorum .çok iyi değil performansı ondan dadaha iyi ve baskın karekterler var. Bakınız 127 Hours

  • Bridget jones the edge of the reason
  • love actually
  • girl with a pearl earring
  • a single man 
  • apartman zero

Geoffrey Rush


Shine da ki hali
Shine rolüyle oscarı kazanmış(1997) .nice filmde oynamış burda da oyunculugu karekterini konuşturmuş, usta (yaşlı=) aktör. Filmdeki rolü bu tarzda filmlerde olur değişik yöntemlerle eğitim veren hocalar gibi (mahmut hoca) karete kid vs... aklıma gelenler bunlar..ama bir çok örneği vardır sizde karşılaşmıssınızdır eminim ki.
10 yıl aradan sonra en iyi yardımcı erkek oyuncu dalında oscara aday olmuş bu film ile.ödülü de yakın gerçekten ama the fighter filminin yardımcı oyuncularıda gerçekten iyi en yakın zamanda ona da değineceğiz.

oynadığı filmler :
  • karayip korsanlarının barbosa sı
  • Shakespeare in love (yardımcı dalında aday)
  • vs. ... çok filmi var yine....

Helena Bonham Carter


Kralın karısını oynuyor hanımefendi ve gerçekten iyi oynuyor şahsen en iyi performans ona aitti...
Tarzı karektere kattığı yorum çok güzeldi.Zaten tarihte çok hakim bir kadın olarak geçiyor ... (kraldan da)
geçmişine bakacak olursak : 
hep çok iyi filmler hep çok güzel karekterler .. harika bir kadın yazmakla bitmez araştırın...

tek kelime ile anlatmak gerekirse : MARLA SINGER (2 oldu ama)




film notu 9/10 mutlaka izleyin.....

24 Ocak 2011 Pazartesi

True Grit

Tüm ögeleriyle bir Coen kardeşler filmi daha hem yazıp (daha doğrusu bu film için senaryolaştırıp demek daha doğru) hem yönetim hem yapımcılığını yaptıkları bir proje.
Film senaryosu 1969 yılındaki John wayne e oscar kaznadıran true grit filmindeki senaryo ile aynı diyebiliriz.Filmden çok aynı kitaptan esinlendiklerini söylüyor Coen gardaşlar.
Şimdi yazıyı yazarken afiş dikkati mi çekti ve gerçekten şaşırtıcı derecede kötü ve yanlış bence.bu afişi gören hiç bir kadının bu filmi izlemeye ikna olacığını sanmıyorum.Halbuki bir western olmasına rağmen gerçekten herkesi etkileyebilecek "aile filmi" tadında kan vahşetten uzak basit kurgulanmış yeri geldiğinde klişeler ile bol bol karşılaştığımız ancak orjinal ve etkileyici sağlam karakterlerle dolu bir film.Afiş de gördüğünüz genç kız filmin baş karakteri olarak sonuk kalmış, ki filmde baskınlığı ve rolü gerçekten çok çok fazla.Tabi ki Jeff Bridges usta bir oyunculuk sergiliyor sanırım baya alıştı artık ayyaş oyunculuğuna... Matt Damon beni hep şaşırtıyor adamın tipi ve oyunculuğu içinde yer aldığı projeler hep farklı ve değişik yerlerde karşınıza çıkabiliyor.Tabi filme öyle ahım şahım bir yeri yok ki bence karakterinin enterasanlığını ya Coenler yada o çok yansıtamamış.Trailerina baktıktan sonra hafif bir konusundan bahsedelim sonrasında oyuncular ve yönetmen ler hakkında konuşuruz.



,

KONU: Küçük kızın babası öldürülüyor.Bunlar etliye sütlüye karışmayan bir çiftçi aile .kimse babasının katilini kovalamayınca kızda kendisi kovalamaya karar veriyor ve şerif yardımcısının kanına giriyor. ve film başlıyor 
film boyunca kızın kararlı haline hayran kalacaksınız.Bu intikamın verdiği bir güc mü yoksa kızın karakterindeki kuvvet mi anlamak zor oluyor. 

YÖNETMEN(LER)

Ethan ve Joel COEN : rasing arizona -fargo -barton fink- the man who wasn't there-the big lebowski-no country for old men-burn after reading-a serious man hepsi arşivde ye retmiş güzel ve tavsiye edilebilecek filmler.Artık bunlara True grit i gözü kapalı eklerim.


OYUNCULAR : 

Hailee Steinfeld  

Başröldeki kızımız ilk sinema filmi ama daha önceleri tv işlerinde çalışmkış hep
karakter gerçekten buyuk şans ve bunu iyi kullanmış

Jeff Bridges

  • Akıllarda big lebowski deki dude olarak yer etmiştir hep ama filmografisi gerçekten çok kalabalık adam ne var ne yok oynamış bir kaçını hatırlatalım yeterli olur sanırım :
  • crazy heart ta bad blake roluyle oscarı götürmüştür..
  • the man who stare at goats
  • iron man
  • big lebowski
  • Starman
saymakla bitmez en iyi siz kendiniz araştırın bu adamı...


Matt Damon


birazdan akılda kalan bir kaç filminden bahsedeceğim ama en ilginç yanı işin bu adamın oscarı yazarlıktan alması Good will hunting filmi ile ben affleck ile paylaşmış beraber yazdıkları için.

filmleri : 
  • good will hunting
  • saving private ryan
  • oceans eleven-12
  • the bourne  üçlemesi
  • departed
  • Invictus
  • Green zone

Benim notum 7/10  film güzel karakterler sarıyor ama coenler bende beklenti artırıyor hep diğer filmlerine göre daha az etkilendim.

19 Ocak 2011 Çarşamba

127 hours -127 saat

Filmi övmeye yada yermeye başlamadan önce bir kaç uyarı yapayım ...bu daha ilk yazıdır ve imla kurallarına dikkat edilmicek.
ikinci olarak hiç bir şekilde spoiler uyarısı falan vermem.direk yazarım ona göre sonra oha sıçtın bütün filmi anlattın falan demeyesiniz...

evet ilk filmimiz(en son bunu izledim) 127 hours yazıyı yazdığım gün itibariyle imdb (internet movie database) 8 civarlarında dolaşmakta film.

yönetmen arkadaş:
Danny BOYLE : bu arkadaş efendim gerçekten büyük başarılara imza atmış ödüller kazanmış bir yönetmen.. İsmen (tarantino-rodriguez-spielberg scorcese vs..) tanınmasada filmleri hepimizin ruhuna işlemiş gündemimizi meşgul etmiş filmlerdir özellikle çıkış filmi diyebilceğimiz 96 yapımlı "trainspotting" ile öğrenci gençlerin uyuşturucu rezalettir fimlerinin arasında yer almıştır.. Bir de bilmem neden gittiğim her bar club da wc etrafında bir yerlerde bunların böyle beşli posteri oluyor...anlamış değilim... 
neyse devam edelim arkadaşın diğer akılda kalıcı filmi 28 days later.. izleyenler bilir .. neyse gelgelim lafı fazla uzatmadan Slumdog millionare nin yönetmeni olduğunu açıklamaya..Evet adamın yaptığı bu film tam tamına 8 oscar almış.kenar mahalle itini hikayesiyle o zamanlar benjamin button filmiyle yarışıyordu ..ama ezdi geçti.hakkıdır değildir onu bilemem  .zaten size şunu diyeyim Fight club oscarda en iyi filmi kime kaptırmıştır bunu araştırın ağlarsınız...


oyuncular: James Franco kendisini spider serisi boyunca yan karakterlerden biri olarak tanıyabilirsiniz...Harry Osbourne idi .onun dışında birde izleyenler "pineapple express" den bilir. Aslında bu adam "freeks and geeks " diye bir dizide meşhur olmuş sanırsam .. neyse..
gelelim filme önce bir traileri izleyen isterseniz üstüne konuşuruz...


aron ralston

trailer da film baya anlatılıyor. Şimdi azcfık da ben deyineyim. Aron diye bir arkadaş var amerikada utah da bir canyon da takılıyo bu o tepe senin o yarık benim o mağara senin. adamın yuvası orası ..Bİraz da manyak adrenelin heveslisi bir tip.bunun üstüne yalnızda bir adam belki bu yüzden dağlara tepelere vurmuş kendini yada dağlara tepelere vurduğu için yalnız kalmış her ikiside olabilir.Efendim bu hikaye tamamiyle mi bilmiyorum ama based on a true story.. Aron Ralston diye biri gerçekten mağarada sıkışmış ve 127 saat hayatta kalmış.Araştırısanız vikipedi bile sayfa ayırmış adama üstüne üstlük adam hakkında daha önceden bir belgeselde var.Herneyse filmde hem bildiğimiz kamera açıları hem aron ın kendi kamerasında gördüğümüz açılar şovlar.Filmde çok farklı duygular ile kızabilirsiniz acıyabilirsiniz özenebilirsiniz korkabilirsiniz.Hatta yaptığı şovlarla çoğu zaman gülebilirsiniz.Zekice çözümler bulan bir adam aron zaten hem mühendis hem de vakti zamanında bizim akut gibi birşeyde çalışmış... evet efendim filmin jenerik kısmı biraz garip ulan yanlış filme mi girdim diyebilirsiniz bende anlamadım .

Nitekim : benim puanlamam sizin için ne kadar önemlidir ama ben kendimce filme 7.5  verdim .Arkadaşlara önerilenebilecek ama fazla beklenti yükseltilmeyecek bir film.Sade-biyografik hafiften-ve enterasan bir film- filmin %90 ı tek mekanda geçiyor.ama güzel geçiyor... siz olsaydınız o yarıkta napardınız insan film süresince bunu düşünüyor hep...

iyi seyirler ...